Whatsapp Silinen Mesajları Geri Getirme Rehberi – 2024

Sıradaki içerik:

Whatsapp Silinen Mesajları Geri Getirme Rehberi – 2024

e
sv

Herkesin Hayatında Okuması Gereken 10 Psikoloji Romanı

avatar

Mobil Haberler

  • e 0

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

İnsan hayatını, bütünüyle çevrelemiş olan duygu ve düşüncelerin temelinde psikoloji yatmaktadır. Bu sebeple gerçek veya hayali olaylar ve kişiler üzerinden anlatılan bu duygular her zaman dikkat çeker. Listemizde, okuma ve beğenilme ortalamalarına göre en sevilen psikoloji romanlarına yer vermeye çalıştık. Keyifli okumalar dileriz…

Psikoloji romanları birçok okurun mutlaka dikkatini çekmiştir. Yaşadığımız bu hayatta, düşüncelerimizin, duygularımızın, davranış biçimlerimizin altında psikolojik etkenler bulunur. Hayatımızın tüm evresinde bizimle olan bu disiplin, bazı yazarlar tarafından dikkatle ele alınıp roman haline getirilmiştir. Bu yazımızda en iyi 10 psikoloji romanına yer vermeye çalıştık. Haydi! Hep beraber incelemeye başlayalım.

Bir Psikiyatristin Gizli Defteri

Psikoloji romanları listemize, ilk sıradan giren kitabın en önemli özelliği gerçek vakalara dayanmasıdır. Yazar Dr. Gary Small, çalışma hayatı boyunca karşılaştığı vakaları, dikkat çekici bir anlatım tarzı ile okuyuculara sunmuştur. Kitabı okurken, psikolojinin insan hayatında ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu anlayabilirsiniz. Kitaptan alıntı yaptığım bu cümle; ne demek istediğimi daha iyi anlatacaktır. “İnsanlar genellikle, hastalıklarının ”kafalarının içinde” olduklarını duymak istemezler.

Çocukluğun Soğuk Geceleri

Yazarın kendine ait olan anılarını kaleme alması ile otobiyografi olarak değerlendirilebilir. Çocukluğundan itibaren, yaşadığı travmalar, duygusal çöküşler, anlatılmıştır. Bu sebeple psikoloji romanı olarak değerlendirebiliriz. Kitapta mutluluğun, sadece yaşadığımız zaman içerisinde olacağını, ölümün ise tek gerçek varoluş olduğunu dile getiriyor. Bir insanın hayatı delice severken, yaşadıkları sonucu intihara kalkışması, aslında nasıl bir çıkmazda olduğunu bize gösteriyor. “Küçük dünyanız sizin olsun” derken, sanki yaşamın kenarından bize bakıp, hayatın bizden neler götürdüğünü anlatmak istiyor.

Sudaki Yüzler

Yanlış teşhis sonucu, yazar Janet Frame, akıl hastanesine yatırılmış ve yıllarını bu hastanede geçirmiştir. Bu sebeple kitap psikolojik roman kategorisinde dikkat çeker. Akıl sağlığı yerinde olan bir kişi, akıl hastanesinde ne yapar? Akıcı dili, obejektif bakış açısıyla bu konu yazar tarafından dikkatle ele alınmıştır. Kitaptan alıntı yaptığım bir cümlesi; Yaşamak, insanın gözlerini kapalı tuttuğu ve açınca her şeyin değişmiş olacağını umduğu çocukluk oyunlarına öyle benziyor ki” tüm sıkıntılı zamanlarında bile yaşamak hevesinden vazgeçmediğini bizlere anlatmaktadır.

Günübirlik Hayatlar

Kitabın en dikkat çekici özelliği, psikolojik rahatsızlığı olan hastaların yaşamlarını anlatmasıdır. Farklı hayat hikâyelerine, bir psikolog gözüyle tanık oluyorsunuz. Kitapta, kişilerin ve olayların birbirinden farklı olması okuyucuyu kendine çekebiliyor. Psikolojik roman olması yanında, felsefi düşünceleri barındırması harika bir etkiye sahip olmasını sağlıyor.”…yargıları kesip atarsan kurtulursun”,”…yargılarınızı ortadan kaldırmaya karar verdiğinizde huzura kavuşursunuz.”

Divan

Psikiyatri doktorlarının da birer insan oldukları, onlarında insani duygulara sahip olduklarını gerçekçi bir gözle anlatmaktadır. Kitabı okurken psikoloji romanlarına farklı bir açıdan bakmaya başlıyorsunuz. Anlatımın gerçekçiliği sayesinde terapi odasında bulunduğunuz hissine kapılıyorsunuz. Kendinizi sorgulayarak, bazı cevaplarınızı almaya çalışacaksınız. Kitabın en sarsıcı teması, psikiyatristlerin mahrem sırları tutmaya çalışırken, duygu karmaşası yaşamaları ve bu karmaşanın tam ortasında bulunmalarıdır.”… evet, nihayet zincirlerini kırmış ve o cehennem gibi evlilikten kurtulmuştu.”

Madalyonun İçi

Psikoloji romanları, insanların duygu ve düşüncelerini temel alır. Çünkü her insan, duygu ve düşünceleri ile var olmaktadır. Bu düşüncelerin en güzel hali ise sevgiyle ortaya çıkar. Kitabın yazarı Dr. Gülseren Budayıcıoğlu farklı hayatlar üzerinden romanına canlılık katmıştır. Kendisinin psikolog olması, hem anlatımı zenginleştirmiş, hem de gerçekliği arttırmıştır. Problemin temel sebebi insanların hayatında sevginin olmamasıdır. Yazar, bu konuyu profesyonel bir gözle irdeleyerek okuyucuya sunabilmiştir. ”Kadınlar var olmaya devam ettikçe, dünyamızdan sevgi hiç eksik olmayacak”

Pia Mater

Kitaba en iyi 10 Psikoloji romanları listemizde yer vermek istedik. Sebebi ise yazarın psikolog değil, sinir bilimi konusunda ayrıntılı çalışmalarının bulunmasıdır. Roman, dış etkenlerin, insanların duyguları üzerinde nasıl etkiye sahip olduğunu, hayali kahramanlar aracılığıyla anlatıyor. Bazı bilimsel çalışmalara yer verilmesi de kitabın akıcılığını zenginleştiriyor. Yazarın kitaptaki bazı betimlemeleri dikkat çekici”… anılar eğer acı verici ise onlarla yaşamak zordu. Tıpkı ayakkabında bir çakıl taşı ile dolaşmak gibi.”

Sana Gül Bahçesi Vadetmedim

İnsan ilişkilerinde, problemin temel kaynağı, iletişimin olmamasıdır. Psikoloji romanı olarak değerlendirilen bu kitap, bir kızın, iletişimsizliğin karanlığında ki halini gözler önüne seriyor. Yazarın, kendi hayatından yola çıkarak oluşturduğu anlatım, gerçekçi bir gözlem yapmamızı sağlıyor. İnsanın, duyusal mücadelesine yer vererek, insandaki zihinsel derinliği etkili şekilde anlatıyor. Kitapta duygusal anlamda ki çöküntünün boyutlarını hissedebiliyorsunuz.”… tamamen tükenmiş bir haldeyim.”

Hayata Dön

Hayatın tüm evresinde, sevgi kavramı, insanları hayata bağlamaktadır. Sevgisizlik, insan hayatında birçok problemi beraberinde getirir. Yazar, kitabında ki kahraman aracılığı ile bu konunun önemini okuyucuya aktarmıştır. Yazarın, psikolog olması, kitaba psikoloji romanı tadını fazlasıyla hissettiriyor. Sevgisinin önemi kitapta dikkatle işlenmiştir.”… insanlarla başa çıkmanın en iyi yolu, her zaman onlara içinde sevgi kırıntısı olan bir şeyler söylemektir.”

Nietzsche Ağladığında

İnsanların çoğu duygusu, çocukluktan itibaren aile veya toplum tarafından bastırılmaktadır. Bastırılan bu duygu, bir gün mutlaka gün yüzüne çıkar. Yazar, bu romanında konuyu en net ve yalın haliyle anlatmaktadır. İnsanların bu duyguları o kadar derinlere inmiştir ki yazar konuyu şu şekilde açıklar. ”Belki de sevdiğiniz insanları düşünmektesiniz; ama daha derinlere inin.

Sonunda, sevdiğinizin onlar olmadığını göreceksiniz. Siz, bu sevginin içinizde yarattığı duyguları seviyorsunuz. Siz, arzuyu seviyorsunuz, arzu edilen şeyi değil” Yazarın duygu anlatımı romana güç katmıştır. Ayrıca, uluslararası Sigmund Freud- Psikoterapi 2009 ödülüne sahip olması psikoloji romanı olarak değerlendirilmesini sağlamıştır.

  • Site İçi Yorumlar

En az 10 karakter gerekli